AŞIK KEMTERİ
BU SİTEME EMEK VEREN > SAHİ TEZCAN < DOSTUMA
ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM
Aşık Kemteri Yaşam Öyküsü Özeti
UĞURLAR OLA 1945 yılında Divriği’nin Karageban Nahiyesi Karsıcık Köyü’nde doğdu. 12 günlükken babasını yitiren Ozan Kemteri, çok küçük yaşlardan başlayarak çeşitli işlerde çalıştı. Annesiyle birlikte bir süre Ankara’da yaşadı. Ancak birkaç yıl sonra yeniden köyüne döndü. Sonraki yıllarda ise yeniden göçerek önce Ankara’ya , 13 yıl sonra da İstanbul’a göçüp yerleşti. Kemteri ilk bağlama derslerini Aşık Hasan Turan’dan aldı.Türküler ve aşıklık geleneğine ilişkin ilk bilgileri annesinden öğrendi. Ayrıca İstanbul’daki teyzesinin kocası Bulut Dede’nin de aşıklık geleneği ve Alevilik konusunda önemli katkıları oldu.Sonraki yıllarda Aşık Daimi’nin de 7 yil yardımını gördü. İstanbul Unkapanı’ndaki saz evinde; ayrıca Aşık Mahzuni, Nesimi Çimen, Hüseyin Çırakman, İsmail İpek, Aşık Haydar, Aşık Yoksuli, Ali Kızıltuğ, Şekip Şahadoğru,Kul Ahmet, Muhlis Akarsu gibi birçok aşıka hizmet edip bilgisini pekiştirdi İstanbul’da geçen yıllardan sonra eşiyle birlikte Almanya’ya gitmek üzere başvuruda bulundu Önce eşi, birkaç ay sonra da kendisi Almanya’ya gitti. Eşi Aslıhan ALKAN’la yurt dışında yaşamaktadırlar. Aşık Kemteri’nin yayına hazır yaklaşık 434 şiiri bulunmaktadır. 01.01.2010
MERHABA"
SELAM SiZE MERHABA
Sıra sıra dizilenler Selam size merhaba Tarihlere yazılanlar
Selam size merhaba. Türkiye’den kalktı göçler Yaban ele düştü saçlar Saygı değer emekçiler Selam size merhaba. Çalar saz muhabbet başlar Bağrımıza deyer taşlar Türkiye’den göçmen kuşlar Selam size merhaba.
Bataklığa serme kamil postunu
Gönül kuşu ağlar zara düşünce
Gördün düşmanını gördün dostunu
Garip başın biraz dara düşünce
X
Yüreğine sam yelleri esiyor
Kara taşı ak sineye basıyor
Yaşamaktan umudunu kesiyor
Vücuduna azgın yara düşünce
X
Yanan yüreklerin dumanı tüter
Sağlam yeri kalmaz kül olur gider
Sevdiğin de seni bin pişman eder
Yolun bir vefasız yare düşünce
X
Kemteri kamili erleri arar
Yürek yarasını erenler sarar
Dünya senin olsa ne işe yarar
İnsanın özüne kara düşünce
UĞURLAR OLA Dinlemezsen beni uğurlar ola Söylemesi gerek kul olan kula Egerki densizle çıkarsan yola Sonradan dizine vurma boşuna
Koyma sen kendini haldan hallara Kuş olsan konma kuru dallara Ölünün ardından bakma yollara Göçeni bekleyip durma boşuna
Hak yaktıysa onu söndüremezsin Kötünün fikrini öldüremezsin Cahili kendine döndüremezsin Uğraşıp kendini yorma boşuna
Kemteri yigitle yola çıkılır Güzeli sev çirkinlerden bıkılır Bir ufak rüzgarda hemen yıkılır Çürük bir yuva kurma boşuna
ELİNDE KALDIK
Ozonu deldiler dünya yoruldu Kısır bir döngünün belinde kaldık Sanki bağlamaya zincir vuruldu Ustamız veyselin telinde kaldık
Paslandı yürekler silinmez izi Dosta gidenlerin tutmuyor dizi Agustos sıcağı ısıtmaz bizi Sanki zehmerinin yelinde kaldık
Benlik kalesini yıkamıyoruz Kavğadan dövüşten bıkamıyoruz Bataktan çamurdan çıkamıyoruz Şu kızıl ırmağın selinde kaldık
Kemteri seninde dermanın bitti Görüp yaşadığın canına yetti O sıcak sevgiler yok oldu gitti Haldan bilmezlerin elinde kaldı
NE YAZIK
Sevda ateşini, sezdigi için
Yaşamdan usanıp, bezdigi için
Elleri koynunda, gezdigi için
Dokunmuş felegin, eli ne yazık
Mutlu deyil türkü. yakamıyorki
Yarası derindir. bakamıyorki
Oturdugu yerden. kalkamıyorki
Kırılmış ğaribin. beli ne yazık
Yas tutup kara. bağladığından
Dura dura coşup, çagladığından
Tenhada köşede, ağladığından
Akar dertlilerin, seli ne yazık
Kimi hasta, kalanlarsa uyuyor
Kimler açtır, kimileri doyuyor
Sevenlerim nerde, olsa duyuyor
Sızlar kemterinin, teli ne yazık
GÜLMEDİMİ GÜLMÜYOR
Yagmur yagar. dağlarda kar erirdi
yigit olan- dagdan daga yürürdü
Eskiden dostlar. dosta can verirdi
Bu gün insan. kadir kıymet bilmiyor
Yürekler benzedi. bir kara taşa
Tutulduk kara. yagmura yaşa
Kendine kızıpda. üzülme boşa
Şans insana. gülmedimi gülmüyor
Ateş çıkar. otuz iki dişinden
İnsan ayrılırmı. nazlı eşinden
Gurbete giderken. baktım peşinden
Yar dönüpde. göz yaşımı silmiyor